27.5.10

Dini Olmayan Ritüel: Şarap ve Kadın


Bu bir ritüel evet, sık sık tekrarlanması gereken bir ritüel. Bu ritüelin yaratıcısı Ömer Hayyam. Ömer Hayyam; astrronom, matematikçi, felsefeci, şair ve insanların söylediklerine zamanının en bilge kişisidir. Yaşadığı dönem 11-12. yy'a denk gelmektedir. Diğer takvimlerden çok daha başarılı olan Celali Takvimi'ni yaratmıştır. Okullarda gördüğümüz binom açılımı, pascal üçgeninin de temelini o atmıştır. O yüzden, hazır Avrupa Hristiyanlık dininin kilise tarafından sömürülmesi sonucu cehalet içinde yaşarken, zamanının en bilge insanı özelliğini hakettiğini söyleyebiliriz.

Ritüel demiştik. Böyle bilgin bir insanın ritüellerle ne işi olur? Olmaz. Bu zaten benim adını koyduğum bir şey. Yoksa, ortada bir transa geçiş veya meditasyon söz konusu değil. Ömer Hayyam'ın şaraba olan, daha doğrusu bütün dünya nimetlerine olan düşkünlüğü bilinmektedir. Sanılanın aksine dinsiz değildir. Bu tamamen dönemin yobazlarının uydurduğu bir şeydir. Tabii yüz tane siyahın içinde bir beyaz olmak kolay değil. Herkes körü körüne "din" derken, o sorguluyordu. Sorguluyordu ve dinini kendince yaşıyordu. O, Yaratıcı'yı gökyüzünde, şarapta ve kadında aradı.

Düşüncelerini kendine saklamadı, açıksözlüydü fakat bahsettiğimiz yobazlar şiddetle engel olmuşlardır. O yüzden, o da düşüncelerini bir kitapta şiirler halinde tutmuştur. Günümüze kadar gelmiştir şiirleri fakat günümüzde onun diye bilinen şiirlerin ne kadarı gerçekten ona aittir, ne kadarı değildir tartışmalı. Kimi kaynaklar bine aşkın şiiri olduğunu söylüyor, başka kaynaklar 100-150 arası şiiri olduğunu söylüyor. Bu tartışmanın sebebi ise, dönemin kimi başka aydınları da bu tarz, dünya nimetleri ve sorgulama üzerine, şiirler yazmışlardır. Başları sıkıştığı anda, hemen şiirin sahibinin Ömer Hayyam olduğunu ifade etmişlerdir. Sonuç olarak şarabı, kadını seven, dinini kendince yaşayan üstün bir varlıktı. Hangi şiirin ona ait olduğu, bu noktada o kadar önemli değil bence.

O rubailer yazdı. Rubailer bir çeşit şiir türüdür. Tek dörtlüklerdir. İlk iki dize genelde, son iki dizede vurgulanacak fikre hazırlık niteliğindedir. Nadir olarak da bu ilk dize, doldurma dizedir; diğer iki dizeyle hiç bağlantısı olmayan, sadece kafiye sağlamak için yazılmış dizeler. İlk iki ve son dize birbiriyle uyaklıdır, üçüncü dize bağımsızdır. Rubailerinin çeviri kitapları genelde "Rubaiyat" diye adlandırılmıştır.

Şiirleri dediğim gibi genellikle; din, şarap ve kadın üzeredir. Kur'an'da yazılanlara körü körüne bağlı olmanın yanlış olduğunu, Kur'an'ın yorumlanarak okunması gerektiğini belirtmek ve insanları buna belki de teşvik etmek için, alaycı bir dille dörtlükler ele almıştır.

Irmaklarından şaraplar akacak diyorsun.
Cennet-i ala meyhane midir ?
Her mümine iki huri diyorsun.
Cennet-i alâ kerhane midir?

Amacı dinsizlik etmek, ya da dinde belirtilenlerin yalan olduğunu göstermek değildir. Sadece gözlerinizi açın, dikkatli okuyun diyor.Bağnazları ve yobazları da eleştirmemekten çekinmemiştir tabii.

Ey kara cübbeli, senin gündüzün gece;
Taş atma dünyayı bilmek isteyenlere.
Onlar Yaradanın sanatı peşindeler:
Senin aklın fikrin abdest bozan şeylerde.

 Haksız da değildir eleştirirken. Din üzerine yazdığı şiirler uzar, gider. Şaraba ve kadına olan ilgisine gelmek istiyorum. Başlamadan belirtmem gerekir, bahsettiği her zaman kırmızı şaraptır, beyaz şaraba yer yoktur. Artık "ritüel"den bahsetmek istiyorum. Şu dörtlüğü okursanız, ritüelle ne anlatmak istediğimi fark edebilirsiniz.


Cennette huriler varmış, kara gözlü;
İçkinin de ordaymış en güzeli.
Desene biz çoktan cennetlik olmuşuz:
Bak, bir yanda şarap, bir yanda sevgili.

Görüldüğü gibi şarap ve kadın olduğu sürece kendini cennetlik olarak görmektedir. Dünyada yaşamaktadır cenneti. Dini korkuları, karanlıkları; şarapla aydınlattığı bir dörtlüğü vardır.

Varlık yokluk derdini aklından sil;
Bırak öteleri de kendini bil.
Doldur şarabı, geniş bir nefes al:
Kaç nefes alacağın belli değil.

Tanrı'nın, dünyanın içinde bize sunduğu armağanlardan faydalanmamız gerektiğini savunur, elimizden geldiğince; çünkü ölüm bir gün bizim de kapımızı çalacaktır ve süresi bilinmez ömrümüzde olumsuz hiçbir şeye izin vermemeliyiz ona göre.

Madem aman vermiyor ecel, saki,
Kadeh boş kalmasın, aman gel, saki;
Şu üç beş günlük dünyada gam yemek
Bizim gönlümüzce iş değil, saki.
Hayyam'a kendisinin dışında kimi sanat eserlerinde rastlarız. Amin Maalouf'un Semerkant'ı, Wladimir Bartol'un Alamut'u Ömer Hayyam'dan bahseder. Sadece yazıda mı? Hayır. Alan Hovhaness adlı Ermeni bir müzisyen; rubaileri müziğe uyarlamıştır. Demir Demirkan'ın Hayyam adlı bir şarkısı vardır:

"Kafam şimdi bir dünya,
Döner yalpa yalpa,
Akan sular şarap olsa,
Hayyam gelip kral olsa."

Manga'da Ömer Hayyam'ın bir dörtlüğünü içeren Hepsi Bir Nefes adlı bir parça yapmıştır.

Eğer bir arayıştaysanız ve bir yerden başlamanız gerekiyorsa; Hayyam'ı deneyebilirsiniz. Dünya ve içindekilerle ilgili, Yaratıcı ile ilgili yazdıkları sizi keyiflendirecektir ve çoğu dörtlükle "Vallaha doğru diyor." tepkisini vereceksiniz. Sorgulamanın yanlış olmadığını hatta sapkın dini düşüncelerinin kesinlikle sorgulanması gerektiğini anlayacaksınız.

Arayış içinde olmaya gerek yok. Sadece sanatsal zevk için bile okunulabilir Ömer Hayyam, hatta okunmalıdır. Özgürsünüz, tercih sizin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sen ne düşünüyorsun?