15.6.10

Kitap da Bitti Kendini Çok Sevdirmeden




Tuna Kiremitçi'nin "Git Kendini Çok Sevdirmeden" adlı kitabını okuyordum. Biraz bahsetmek isterim. Kitap hakkında iyiymiş-kötüymüş diyemem, haddime düşmez, zaten beğenmediğim kitap olmuyor genelde. Ayıp, diye düşünüyorum hep. Açıkçası; sıkılmadan ve beğenerek okudum.


Kitap boyunca şöyle hissediyorum: Tipik 2000 sonrası Türk filmleri gibi. Daha açık olayım. Bir huzur havası, bir durgunluk, sürekli sessizlik ve kapalı bir hava hissediyorum. İki zaman diliminin bağlanması(kitapta kızın bir on yedi yaşından, bir de kırk yaşından anlatımlar var), sinemada paralel kurgu olarak tanımlanıyormuş.  Şu var, kitap sanki eksik bitmiş gibiydi, bir şeyler daha olabilirmiş gibi. Yarım kalmış gibi belki de. Kitabın içindeki olaylarda tadını çıkaramadan bitme fikri yatıyor. Kitabın uzunluğu da aynen öyle oldu. Kitap kendini çok sevdirmeden bitti, gitti. Bir şeyler daha yazacağım, bunlar kitaptan bilgi içeriyor, o yüzden kitabı daha önce okumadıysanız, aşağıya da okumanızı tavsiye etmiyorum.





  • Kitap boyunca Arda'nın hem on yedinci yaşı, hem de kırkıncı yaşından kesitler veriliyor. Aklımın oyunu; on yedi yaşındaki Arda gözümde esmer, kahküllü bir kız şeklinde canlanırken, kırkına gelince açık tenli, uzun saçlı bir bayan tipinde canlanıyor.
  • Arda'nın annesi ya Türkiye'yi dolaşmış ya da sohbet olsun diye yalan söylüyor. Kırklareli'nden, Diyarbakır'a(s.38,  s.97) her ikisinde de birer yıl olmak üzere eğitim görmüş.
  • Arda'ya göre kur yapmak = Saça, ele iltifat etmek, her sözü dikkatle ve gülümseyerek dinlemek, göze bakmak, öne eğilmek(s.99).
  • Şu cümle çok hoşuma gitti: "Henüz hiçbir şeytan harekete geçmedi"(s. 81). Aramızda henüz bir etkileşim olmadı şeklinde bir anlamı var sanırım.
  • Fırat'ın sürekli gördüğü bir rüya var, öyle bir rüya göreceğime öleyim daha iyi. Peşini bırakmayan bir bela gibi(s.100).
  • Ertuğrul: "Ben de seni özledim" diyince, bir hoş hissettim. "Ne çok kendini beğenmiş" dedim ilk olarak, sonra dedim "adam herhalde çok zeki ben anlamıyorum"(s.101).
  • Linda'dan(sanırım Fırat'ın eşi) çok bahsedilmiyor.
  • Kitapta nerede hatırlamıyorum, fakat Arda kırk yaşındayken, Ertuğrul'la Arda arasında bir diyalog geçiyor. Ertuğrul "Nedenlerim vardı." şeklinde bir cümle kuruyor, Arda'da şuna benzer bir tane "Nedenlerin değil, nedenin vardı.". İlk bakışta anlaşılmıyor, ama sanırım bu "neden" sadece, birlikte olduğu kızın güzel olması; şayet kitapta bir iki kere daha geçiyor bu cümle.
  • Arda, Esra'yla karşılaşınca zannettimki gerçekten benziyorlar. Gene sonradan anladım, sanırım sadece Esra'yı kıskandığından, kendini ona benziyormuş gibi kandırıyor. Öyle olmasa, Ertuğrul'a inandırana kadar saçını başını darmadağan etmezdi(Sonuçta bu benzeme çabası ve kıskançlık, yanılmıyorsam, Arda'nın isteyeceği bir şekilde bitiyor. :) ).

2 yorum:

  1. Tuna Kiremitçi'nin kitapları bana okunası geliyor...Neden bilmiyorum ama tahminim şu yönde ki farklı hikâyeleri kesiştirebliyor ustalıkla.

    YanıtlaSil
  2. İki kitabını okudum şu ana kadar. Gerçekten çok keyifle okuyorum. Zaten sanatçı eleştirmek, alışkanlığım değildir. Çok karizmatik ve kültürlü bir yazar olduğuna inanıyorum.

    YanıtlaSil

Sen ne düşünüyorsun?