8.6.10

Anlamsızlık



Böyle bir an bir belirsizliğe kapılıyorsun. Düşünceler kafanda dönüp dönüp dolaşıyor. Kafandaki her düşünceyi bir sonuca bağlamak istiyorsun, çünkü sonuca bağlarsan bu garip histen kurtulursun diye düşünüyorsun, olmuyor; çünkü her düşünce başka bir soruyu getiriyor. Sorular başka düşüncelere yönlendiriyor. Karmakarışıklık içinde senin hissettiğin tek duygu ise anlamsızlık. Düşünceler kafandan geçerken oluyor bu anlamsızlık hissi. Yoksa, düşünceler bitiyor sonra anlamsızlık geliyor, gibi bir durum yok. Bütün düşünceler arasında allta bir yerde süreklilik içinde gidiyor anlamsızlık. O açıdan aslında şanslı hissediyorum kendimi.

Düşünsenize, düşüncelerle boğuşuyorsunuz, cevaplandıramıyorsunuz ve pes ediyorsunuz( bu sırada diyelimki hiç anlamsızlık hissetmediniz), sonra bir anda bütün düşünceler anlamsızlık üzerine oluyor. Anlamsızlık üzerine sorular, fikirler, kurulamayan bağlantılar... Anlamsızlık üzerine kurulan düşünceler içinde, daha bir anlamsız oluyorsun(İyi ki böyle olmuyor).

Anlamsızlık hissi benim için böyle bir şey işte, yani kısaca "bir yere varamamanın getirdiği durum" denilebilir (Hani bir durum; fakat iyi hissettirmez, anlamsızlıkla bütünleşemezsin. Bütünleşemeyince de mutsuzluk getirir). Bir yere varamayınca ne yapar insan? Çaresini bilmediği bir şey karşısında nasıl ayakta durur? Ne yapacağını bilmeyen bir zihin, kendince rasgele çözümler üretir. Kimi zaman dışarı çıkmak istersin, kimi zaman arkadaşlarının iyi geleceğini düşünürsün, bazense bir bardak su içmek bastırır zihnine göre. Belki de bu çözümler sadece kendimizi kandırmak ve anlamsızlığı içinden çıktığı sandığa kilidini kapamadan geri koymak. Suçlusu biz değiliz ama. Değiliz, çünkü sandığın anahtarı nerede bilmiyoruz, ya da bilmemiz istenmiyor.

Bu anlamsızlık hissinden sürekli olarak kurtulmanın yolu nedir? Ben bulamadım henüz. Düşüncelerimi kontrol etmemin zor olduğunu düşünüyorum. Savunmasız bir kaleye yapılan akını tek başına durdurmaya çalışmak gibi bir şey bu. Bu anlamsızlık hissinin kaynağını bulmalı o zaman. Ne oluyor, ne yapıyorum da düşünceler akın ediyor. Bilemiyorsun; günün mutlu geçmiş olabilir, hüzünlü de. Belki de gözünden kaçan bir ayrıntı beynini kemiriyordur senin haberin yoktur(Kale örneğine göre düşünürsek, belki sessiz bir ninja uygun gidebilir, ya da işini bilen bir Alamut fedaisi). Bilmem, anlamsızlık hissini yenince ne olacak onu da bilmiyorum. Belki geriye düşünecek bir şey de kalmayacak. O zaman da "eee?" gibi bir düşünce geçer kafamdan, hani "niye düşünce geçmiyor kafamdan" anlamında, ve yine anlamsızlığa dönerim sanırım.

Anlamsızlığın çözümünü aramak bu yüzden gereksizdir bence. Varoluşumuzun temelinde var. Bize sadık bir duygu bu, bırakmak isteriz, uzaklaştırırız kendimizden, geri döner. Belki de istemediğimiz bir şeyle savaşmak yerine uzlaşmaya gitmeyi denersek daha mutlu oluruz. Bırak anlamsızlık senin bir parçan olsun. Samimiyeti arttırdığında uzaklaştır, geri gelsin gene uzaklaştır. En sonunda anlayacaktırki, mesafeyi korumak gerek ve seni daha az rahatsız edecektir.

İlgimi çekti bu konu, anlamsızlığın hissettirdikleriyle ilgili bir yazı daha yazacağım sanırım sonra. Sevgiler.

3 yorum:

  1. "Bırak anlamsızlık senin bir parçan olsun" cümlesini çok sevdim, güzel bir tavsiye.

    YanıtlaSil
  2. Çok kişisel gelişim uzmanı gibi oldu ancak şimdi bakınca ben de sevdim. Zaten bir şeyi yenmenin yollarından biri de; onun senin bir parçan olmasına izin vermektir diye düşünüyorum.

    YanıtlaSil
  3. çok güzel bi yazı tamda kompozisyonuma uyck sözlr buldm

    YanıtlaSil

Sen ne düşünüyorsun?